“10. Sınıf Bilim ve Kültür Yayınları Din Kültürü Ders Kitabı Sayfa 105 Cevabı” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
10. Sınıf Bilim ve Kültür Yayınları Din Kültürü Ders Kitabı Sayfa 105 Cevabı
Nasıl ki hasta olan insan, zamanında tedavi olmadığında ölümle karşı karşıya gelebiliyorsa, kötü davranışlar karşısında duyarsız kalındığında da bunlar toplumda yaygınlaşır ve zaman içerisinde önlenemez duruma gelebilir. Kötü davranışların yaygınlaşması da hem bireylere hem de topluma zarar verir.
Kötü davranışlardan korunmak için öncelikle kendi tutum ve davranışlarımıza dikkat etmeliyiz. Hiçbir insana, sözümüzle ve davranışlarımızla zarar vermemeliyiz. Bunun için de dinimizin öğütlerine uymalıyız. Yapmak istediğimiz bir davranışın iyi mi kötü mü olduğunu önceden düşünmeliyiz. Annemizin, babamızın, öğretmenlerimizin, büyüklerimizin bizden daha bilgili olduklarını bilmeli ve onların öğütlerini tutmalıyız.
Arkadaş seçiminde de çok dikkatli olmalıyız. Bizi iyiliğe yönlendirecek güzel ahlaklı kimselerle arkadaşlık yapmalıyız. Kardeşlerimizi, arkadaşlarımızı, yakınlarımızı iyiliğe yönlendirmeli, onlara kötülüklerden kaçınmalarını tavsiye etmeliyiz. Güzel davranışlarımızla onlara örnek olmalıyız.
OKUMA METNİ
İFK(83) HADİSESİ
İftiraya yol açan ve hemen hemen bütün kaynaklarca Hz. Âişe’den (r.anhâ) aynı şekilde nakledilen olay şöyle gelişmiştir:
Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Mustalikoğullarına yapılan seferden dönerken, beraberinde bulunan eşi Hz. Âişe (r.anhâ), konakladıkları bir yerde sabaha karşı tekrar hareket emri verildiğinde yola çıkmak için gecikmişti. Kafileye aceleyle yetişmeye çalışırken boynundaki Yemen gerdanlığın düşmüş olduğunu farkeder. Gidenlerin kendisini bekleyeceklerini düşünerek geri döner ve gerdanlığı aramaya koyulur. Ancak karanlıkta onu bulup el yordamıyla tanelerini toplayıncaya kadar çok vakit kaybeder. Gerdanlığı bulduğunda kafilenin iyice uzaklaştığını anlar. Kendisinin yokluğunu fark edip aramaya çıkacaklarını düşünür ve bulunduğu yerde beklemeye başlar ancak vakit gece olduğu için uyuyakalır. Ordunun artçı görevlilerinden Safvân bin Muattal (r.a.) görevi gereği kamp yerini kontrol ederken Hz. Âişe’yi (r.anha) görür ve devesine bindirip hayvanı yederek(84) orduya yetiştirir. Fakat hızlı yürümekle birlikte kendisi yaya olduğu için kafileye ancak kuşluk sıcağında mola verdikleri zaman ulaşabilir.
Hz. Âişe’nin (r.anhâ) gecikmesi başlangıçta kötüye yorumlanmamış, hatta kimsenin dikkatini bile çekmemiştir. Ne var ki hicretten önce Hazrec kabilesinin reisi olan ve Medine’nin yönetimi kendisine verilmek üzere iken Hz. Peygamber’in (s.a.v.) Medine’ye hicret etmesiyle bundan mahrum kalan Abdullah bin Übey dedikodu yapmaya başlar. İslam’a inanmadığı hâlde inanmış göründüğü için münafıkların reisi diye bilinen Abdullah bin Übey ile adamlarının dedikoduları kısa zamanda Medine’ye yayılır. Resûlullah’ı (s.a.v.) ve kayınpederi Hz. Ebû Bekir’i (r.a.) küçük düşürmeye ve aralarını açmaya yönelik olan bu sözler, Hassan bin Sâbit (r.a.), Mistah bin Üsâse (r.a.) gibi bazı Müslümanların da dedikoduya katılmasıyla Hz. Peygamber’e (s.a.v.) ulaşır. Sefer dönüşü rahatsızlanarak bir ay kadar yatan Hz. Âişe (r.anhâ) ise bunu duymamışsa da daha önceki rahatsızlıklarında gösterdiği ilgiyi göstermeyen Resûlullah’ın (s.a.v.) kendisine seyrek uğramasından şüphelenir ve bir şeyler olduğunu sezer. Hz. Âişe (r.anhâ), sağlığına kavuştuktan sonra görüştüğü babasının teyze kızı Ümmü Mistah’tan kendisi hakkında yapılan
- Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.
“10. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ders Kitabı Cevapları Bilim ve Kültür Yayınları Sayfa 105” ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.
Yorum Yap